MUTFAK GÜNCESİ

Ad:
Konum: izmit, Türkiye

İletişim: mutfakguncesi@gmail.com

Perşembe, Aralık 07, 2006

TEŞEKKÜR VE BİR MOLA

Yemek bloglarıyla Portakal Ağacı vesilesiyle başlayan tanışıklığım, geçen yıl bu zamanlarda Mutfak Güncesi'ni yazmaya başlamamla benim için ayrı bir boyut kazandı. Ve mutfağımda denediğim acemice tarifleri bu sayfada paylaşmak beni çok mutlu etti. Göz açıp kapayıncaya kadar aylar geçti ve Mutfak Güncesi bir yaşını doldurdu:) Bir yıldan beri sayfamı ziyaret eden, yorumlarıyla, önerileriyle destek olan, paylaşımda bulunan herkese çok teşekkür ederim.

***Son zamanlarda yaşadığım yoğunluk nedeniyle bir süredir yeni tarif ekleyemiyorum ve yorumlarınıza cevap yazamıyorum. Sanırım bu yoğunluk bir ay daha devam edecek. 2007 başlarında tekrar görüşmek üzere...

Salı, Kasım 28, 2006

DEFİNE KURABİYE

Kızlarla birlikte normal bir kurabiye yapmak için başladığımız çalışma, Zeynep'in -anne hamurun yarısını kakaolu yapalım, teklifiyle yapacağımız tariften tamamen başka bir yöne kaydı. Ve fotoğrafta görülen kurabiyeler çıktı netice olarak. Zeynep'cik hem küçücük elleriyle kurabiyeleri yuvarladı hem de benim rahatça fotoğraf çekebilmem için yardımcı oldu.

Malzemeler

200 gr yumuşak tereyağ
1 su bardağı pudra şeker
1 su bardağı nişasta
1 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı yoğurt
1 yumurta
2-3 yemek kaşığı kakao
aldığı kadar un(2 su bardağı kadar)

üzeri için; çekilmiş antep fıstığı veya fındık

Yapılışı

Yoğurma kabına unun yarıdan fazlasını, nişasta, pudra şekeri, kabartma tozu ve tereyağını koyup, kumlu bir doku oluşuncaya kadar karıştırın. Yumurtanın akı ve sarısını ayırın (akı üzeri için gerekli) Yumurtanın sarısını ve yoğurdu ekleyip yoğurun. Hamur cıvık olursa biraz daha un ekleyin ve pürüzsüz, yumuşak bir hamur elde edin. Hamurun ikiye bölün. Yarısına kakao ekleyip, yoğurun. Kakaolu hamurdan küçük bir parça alıp yuvarlayın. Beyaz hamurdan da aynı büyüklükte bir parça alıp avucunuzda incelterek açın. (hamurun yumuşak olması bu aşamada çok işe yarıyor) Ortasına kakaolu topu koyup dikkatlice kapatın. Önce çırpılmış yumurta akına sonra çekilmiş fındık yada antep fıstığına bulayın. Pişirme kağıdı serilmiş tepsiye dizip önce 175 derece ısıtılmış fırında 10-15 dakika kadar pişirin. Daha sonra dereceyi 150 ye düşürüp 15 dakika daha fırında tutun. Kızartmadan fırından alın.

Salı, Kasım 21, 2006

KEREVİZ MEVSİMİ


Kereviz de pırasa, enginar, karnıbahar vs.. gibi, eskiden çok mesafeli durduğum ama şimdi çok severek pişirdiğim ve yediğim sebzelerden. Hem zeytinyağlısını hem de salatasını çok seviyorum, hatta kereviz mevsimi yaklaşınca manava hergün -kereviz gelmedi mi daha? diye sormaya başlıyorum:)

Zeytinyağlı Kereviz

Malzemeler

3 tane ortaboy kereviz
2 ortaboy havuç
1 su bardağı kadar bezelye
1 ortaboy soğan
yarım limon suyu
yarım çay bardağı portakal suyu
1 çay kaşığı tozşeker(isteğe bağlı)
1,5 çay kaşığı tuz
yarım çay bardağı zeytinyağı

Yapılışı

Kerevizleri soyup, yıkayın ve irice küpler halinde doğrayın. Bir kaba alıp üzerine yarım limon suyu sıkıp, karıştırın. (kararmaması için) Soğanı yemeklik doğrayıp zeytinyağında sararana kadar çevirin. Havuçları halka doğrayıp kavrulan soğanların üzerine ekleyin ve 2-3 dakika soteleyin. Kerevizleri beklettiğiniz kaptan elinizle süzdürerek alıp tencereye ekleyin. Bezelyeleri, portakal suyunu, tuzu, şekeri ve kaynar suyu ilave edip kerevizler yumuşayıncaya kadar pişirin.

Su miktarı: Normal tencerede yaklaşık 2 su bardağı yetiyor. Pişirme işleminin sonuna doğru su iyice biterse kaynar su ilave edilebilir. Düdüklü tencerede yarım su bardağından biraz fazla su ile 10-12 dakikada pişiyor. (pişirme süresine dikkat etmek lazım, kereviz çok çabuk erir)

Pazartesi, Kasım 13, 2006

YE#16 - PATATESLİ DİLİMLER


16. bloglararası yemek etkinliğinin konusu patates ve evsahibesi Evren. Yemek etkinliği için hazırlayacağım tarif konusunda karar vermek hiç bu kadar kolay olmamıştı benim için. Sevgili Serap'ın ikram ettiği patatesli dilimlerin tadına bakınca etkinlik için başka tarif aramama gerek kalmadı. Hem kahvaltılar hem de misafir menüleri için çok uygun, pratik bir tarif bu.

Malzemeler
(28 cm'lik teflon tepsi kullandım)

2 yumurta
2 ortaboy patates
yarım su bardağı yoğurt
yarım su bardağı sıvıyağ
yarım paket kabartma tozu
1 su bardağından biraz fazla un
yarım su bardağı peynir rendesi
yarım su bardağı doğranmış yeşil zeytin
yarım su bardağı doğranmış siyah zeytin
2 tane ince kıyılmış taze soğan
kıyılmış maydanoz
tuz, isteğe göre karabiber

(ben sıcakken hemen yensin, kalmasın diye küçük bir tepside yaptım, ölçüler isteğe göre arttırılabilir)

Yapılışı

Patatesleri soyup, tavla zarı büyüklüğünde küp küp doğrayın. Yumurtaları bir çay kaşığı kadar tuz ile çırpın. (tuz miktarını kullanacağınız peynir ve zeytinlerin tuzuna göre ayarlayın) Sıvıyağ, yoğurt, un ve kabartma tozu ekleyip biraz daha çırpın. Doğradığınız patatesleri, zeytin, peynir, maydanoz ve soğanı ekleyip, kaşıkla karıştırın. Yağlanmış tepsiye döküp 180 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin. Sıcakken servis edin.

Etkinlik için hazırlanan diğer tarifleri toplu halde Evren'in blogunda görebilirsiniz.

Çarşamba, Kasım 08, 2006

ELMALI KOLAY PASTA


Birsen'e her gidişimizde bize hazırladığı ikramlar arasında en az bir tane değişik tarife rastlarım.(ama görüşmelerimiz genellikle akşam çayında olduğu için fotoğraf makinamı götüremiyorum, güneş ışığı olmadan çektiğim fotoğraflar pek hoş olmuyor) Bu tatlı da geçen hafta sonu bize ikram ettiği çok lezzetli ve hazırlamasıda kolay bir tarif. Birsen tarifi verirken -evdekilerin incirli tatlıdan sonra en çok beğendikleri tatlı bu oldu, dedi. Tadanların hepsinden tam not alınca bende hemen deneyip, fotoğrafladım.

Malzemeler

2 paket başak bisküvi
1 su bardağı hafif ılık süt
5 adet ortaboy elma
1 su bardağı iri çekilmiş ceviz
3-4 yemek kaşığı tozşeker
1-2 çay kaşığı tarçın

1 paket kremşanti+1 su bardağı soğuk süt
veya
200 ml krema+3 kaşık pudra şekeri

süslemek için; hindistan cevizi ve nar taneleri

Yapılışı

*Elmaları soyup, rendeleyin. Tozşekeri ilave edip orta ateşte suyunu çekene kadar pişirin. Tarçını ekleyip soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra cevizi ekleyin.

*Krema olarak krem şanti kullacaksanız; 1 poşet kremşantiyi 1 bardak soğuk süt ile çırparak hazırlayın.

*Eğer krema kullanacaksanız(ben krema kullandım); 200 ml soğuk kremayı, 3 yemek kaşığı pudra şekeri ile iyice çırpın. (soğutulmuş krema mikserle iyice çırpılınca krem şantiye yakın bir kıvama geliyor)

*Bisküvilerin bir paketini, hafif ılık süte bandırarak borcama dizin. Üzerine krema veya krem şantiden ince bir tabaka sürün. Elmalı karışımı eşit olarak yayın. İkinci bisküvi paketini de aynı şekilde süte bandırarak elmalı karışımın üzerine dizin. Kalan kremayı en üste yayın. Hindistan cevizi ve nar taneleriyle süsleyip, buzdolabında 1-2 saat dinlendirdikten sonra servis edebilirsiniz.

Salı, Kasım 07, 2006

Tefekkür Yazıları

Daha önce mutfak güncesi dahilinde ara sıra yazmaya çalıştığım tefekkür yazıları artık ayrı bir sayfada.

tefekkuryazilari.blogspot.com

Pazartesi, Kasım 06, 2006

VİŞNELİ YOĞURTLU PASTA



Sevgili Gülce'nin aylar önce gönderdiği tarifi vişne mevsiminde denemek için bekletiyordum. Vişne mevsimi geçeli çok oldu ama ben dondurucuya koyduğum vişneleri kullanarak aylar sonra nihayet deneyebildim. Gülce'nin dediği gibi diyetteyken bile rahatlıkla yenebilecek hafif ve değişik bir pasta oldu.

(Dondurucudaki vişnelerim çekirdekli olduğundan ben önce vişneleri az su ile pişirip süzgeçten geçirdim. Elde ettiğim vişne püresi ile sosu hazırladım. Kalıp olarak 24 cm lik kelepçeli kalıp kullandım.)

Malzemeler

2 paket kepekli bisküvi (başak veya burçak)
850gr tikveşli kaymaklı yoğurt
2 yumurta
1 paket vanilyalı puding
500 gr vişne veya böğürtlen
3 yemek kaşığı buğday nişastası (ben 2 kaşık kullandım)
1 su bardağı su
4-5 yemek kaşığı tozşeker

Yapılışı

Kelepçeli kalıbı yağlayalım.(ben bir fırın poşetini keserek kalıbın tamamen kapladım, yağlamadım) Fırını ısıtalım. Bisküvileri rondodan geçirip un haline getirelim ve elimizle bastırarak kalıbın dibine yayalım.(ben bisküvilere 1-2 kaşık erimiş tereyağ ekleyip, karıştırdım) Yoğurdun tamamını 2 yumurta ile birlikte iyice çırpalım. Toz pudingi ekleyip biraz daha çırpalım. Bisküvileri yaydığımız kalıba boşaltalım. 175 derece fırında 60 dakika pişirelim. (üzeri hafifçe kızarmış olmalı)


Vişne veya böğürtleni su, şeker ve nişasta ile birlikte tencereye koyup karıştırarak kısık ateşte pişirelim. Koyulaştığında ocaktan alıp arasıra karıştırarak soğutalım. Pişen yoğurtlu karışımı fırından çıkarıp 5-10 dakika dinlendirelim ve üzerine vişneli sosu döküp, yayalım. Buzdolabında en az 4-5 saat tercihen 1 gece dinlendirdikten sonra servis edilebilir. (lezzetin oturması için mutlaka buzdolabında bekletilmeli)

Tarifin için çok teşekkürler Gülce!


Cuma, Kasım 03, 2006

KARNIBAHAR SALATASI

Dün akşam Aslı'nın arkadaşı Elif getirdi bu salatayı. Göze hitabeden rengarenk görüntüsünü ve lezzetini çok beğendik. Bu sabah Elif'in annesini arayıp hem salata için teşekkür ettim, hem de hazır karnıbahar mevsimi gelmişken tarifinden başkaları da faydalansın diye siteye yazdığımı haber verdim.

Zaten görüntüden de anlaşılacağı gibi salata için kullanılacak malzemeler şunlar;

haşlanmış karnıbahar
haşlanmış ve küp küp doğranmış patates
salatalık turşusu
közlenmiş biber
mısır
maydanoz
dereotu
zeytinyağı
limon suyu
tuz


Salatanın yapılışı malzemelerin hepsini karıştırmaktan ibaret. İsteğe göre malzeme çeşidi arttırılabilir. (doğranmış biberli zeytin, marul, vs. gibi.)

Çarşamba, Kasım 01, 2006

ÇÖKELEK TOPLARI


Birkaç yıl önce Antep'li bir arkadaşımızda kahvaltıya davetliydik. Bize, zeytinyağının içinde, baharatlı ve kupkuru çökelek topları ikram etmişti. Bunun ne olduğunu sorduğumuzda -asıl adı sürk, Antakya yöresine ait bir peynir çeşidi, ama bizim babaannemiz evde yaptığı için babaanne karışımı deriz buna, dedi. Çökeleğin taze kekik, pul biber ve başka baharatlarla yoğrulup kurutulmasıyla elde edilen nefis bir peynir. Marketlerde peynir ve yöresel ürünler satılan reyonlara baktım ama maalesef göremedim. Bende sürkten esinlenerek evde çökelek ve süzme yoğurttan küçük peynir topları hazırladım. Lezzet ve kıvam olarak sürke pek benzemesede, baharat ve biraz da acı sevdiğim için bana göre hoş bir kahvaltılık oldu.

Çökelek toplarını hazırlamak için; 2-3 kaşık yoğurt bir tülbent yada kağıt havlu serilmiş bir tel süzgeçte bir gece süzdürülür. Yarım kg çökelek, 3 çay kaşığı kekik, 2 çay kaşığı pulbiber, biraz nane ve karabiber katıp iyice karıştırılır. Ceviz büyüklüğünde toplar yapıp 70 derece fırında 1,5 saat kurutulur. (ben kıvamını biraz olsun sürke benzetebilmek için fırınladım, şart değil)

Soğuduktan sonra kapalı bir kapta buzdolabına koyup, servis edileceği zaman üzerine zeytinyağı ve çörekotu eklenir.

(Benim kullandığım çökelek kuru olduğu için rahatça bütünleşip toplansın diye süzme yoğurt kullandım. Kullanacağınız çökeleğin kıvamı şekil almaya müsaitse yoğurt koymadan da hazırlanabilir)

Cuma, Ekim 27, 2006

YAYLA ÇORBASI


Sonbahar ve Ramazan'ın gelişiyle, geçtiğimiz ay çorba mevsimi açıldı bizim evde. Gerçi çocukların boğazından sulu birşeyler geçsin diye sıcak yaz günlerinde de çok çorba yaptığım olur ama soğuk günlerde daha bir aranıyor çorbalar. Bizimkilerin favori çorbaları tarhana, domates ve mercimek aslında, ama değişiklik olsun diye arada bir yayla çorbası da yapıyorum.

Malzemeler

2-3 yemek kaşığı pirinç
1 su bardağı yoğurt
1 yumurta
1,5 yemek kaşığı un
4 su bardağı+2 su bardağı soğuk su
tereyağ, tuz, nane, pulbiber

Yapılışı

Pirinci yıkayıp bir tencereye koyun, üzerine 2 bardak su ilave edip kısık ateşte kabartın ve ocağı kapatın. Derin bir kasede yumurta, yoğurt ve unu iyice çırpın. Üzerine 4 bardak su ve yeteri kadar tuz (ben 1,5 çay kaşığı koyuyorum) ekleyip ayran gibi karıştırın. Kabaran pirinçlerin üzerine bu ayranı ekleyip orta ateşte kaynamaya başlayana kadar karıştırın. 3-4 dakika kaynatıp ocağı söndürün. Tereyağını kızdırıp nane ve pulbiber ekleyin ve çorbanın üzerine gezdirin.

Cuma, Ekim 20, 2006

SEBZELER VE ETLER

İftar menüsünü hazırlarken ana yemek olarak ne yapacağıma karar verdiğimde işin büyük kısmını hallettiğimi düşünüp rahatlıyorum. Çorba-zeytinyağlı-tatlı tercihleri bana daha kolay geliyor. Ana yemek olarak hazırladığım et yemeklerini genellikle sebze takviyesi ile pişiriyorum. Ete eklenen sebzeler yemeği hem lezzet olarak zenginleştiriyor, hem de -özellikle kalabalık iftarlarda- bereketlendiriyor. [Ramazan ayının sonuna geldik, iftar yemeği için tarife pek lüzum kalmadı ama, belki bayram menüleri için faydalı olur:)]

Şimdiden herkesin Ramazan Bayramını kutlar, aileniz ve sevdiklerinizle birlikte huzurlu bir bayram geçirmenizi dilerim.

Sebzeli Tavuk


Yarım kg kuşbaşı tavuk göğsü
1-2 tane patlıcan
2 orta boy patates
1-2 tane havuç
7-8 tane mantar
1 avuç bezelye
2 domates
1 tatlı kaşığı salça
1 orta boy soğan
1 tatlı kaşığı kekik
karabiber, tuz
çok az kaşar rendesi

Yapılışı

Bir tencereye 2-3 kaşık sıvıyağ koyup tavuk etlerini ekliyoruz ve suyunu salıp çekene kadar kavuruyoruz. Üzerine salça, 2 su bardağı kadar sıcak su ve tuz ekleyip kısık ateşte etleri pişiriyoruz.(pişme esnasında suyu biterse sıcak su eklenebilir)

Soğanı yemeklik, havucu halka, diğer sebzelerin hepsini kesme şeker büyüklüğünde doğruyoruz. Ayrı bir tencereye yarım çay bardağı kadar sıvıyağ koyup soğanı katıyoruz ve 1-2 dakika çeviriyoruz. Domates ve bezelye hariç sebzelerin hepsini ekleyip, tuzunu da ilave ediyoruz ve orta ateşte soteliyerek pişiriyoruz. (10-15 dakika) Üzerine kekik, bezelye ve domatesi ekleyip, 5 dakika daha pişirip ocağı kapatıyoruz. (dondurulmuş bezelye kullacaksanız biraz daha önce eklemelisiniz)

Pişmiş olan tavuk ve sebzeleri karıştırıp bir borcama döküyoruz. Yemeği servis edeceğimiz zaman üzerine biraz kaşar serpip fırında ısıtıyoruz.



Mantarlı Bonfile


700 gr dilimlenmiş ama dövülmemiş bonfile
250gr mantar
3-4 tane sivribiber
2 orta boy domates
1 orta boy soğan
1 tatlı kaşığı salça
sıvıyağ
kekik, karabiber, tuz

Yapılışı

Bir tencereye 2-3 kaşık sıvıyağ koyup kızdırıyoruz. Bonfileleri kızdırdığımız yağa atıp harlı ateşte her iki tarafını rengi değişene kadar(1'er dakika) kızartıyoruz ve kenara alıyoruz. (harlı ateş olması önemli, aksi halde bonfile su salar) Soğanı yemeklik doğrayıp sıvıyağda çeviriyoruz. Bonfileleri ve salçayı ekliyoruz. 2 su bardağı kadar sıcak su ekleyip, tuz ve karabiberi kattıktan sonra etler yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz. (Bu işlemi düdüklü tencerede yapmak daha pratik, ama daha az su ekleyin)

Mantarları yıkayıp doğruyoruz. Üzerine biraz limon suyu serpip, elimizle hafifçe harmanlıyoruz(böylece pişirirken mantarlarımız fazla kararmamış oluyor) Bir tavaya 3-4 yemek kaşığı sıvıyağ koyup kızdırıyoruz. Mantarları ekleyip tuzunu da katıp harlı ateşte soteliyerek pişiriyoruz. Biber ve domatesleri ekleyip 2-3 dakika daha soteliyoruz ve üzerine kekik serpip ocaktan alıyoruz.

Bir borcama pişmiş olan bonfileleri dizip, üzerine mantarı seriyoruz. Servis yapacağımız zaman fırında ısıtıyoruz.

*Bu yemek bonfile yerine biftek kullanılarak da yapılabilir. Ama bonfile daha yumuşak olduğu için küçük çocuklar daha kolay yiyebiliyor.

**Her iki yemekte istenirse saatler öncesinden hazırlanıp servis zamanında ısıtıldığı için misafir menülerinde çok kolaylık sağlıyor.

Pazartesi, Ekim 16, 2006

YE#15 HURMA TATLISI


Birkaç yıl önce tatil için kaldığımız bir otelde şekil olarak hurmaya benzeyen, ortasında da hurmanın çekirdeğini temsilen antep fıstığı olan bir tatlı yemiştim. Çok beğenmiş fakat tarifini alamamıştım. Etkinlik konusu bayram tatlıları olunca bende ne zamandır aklımda olan o tatlıyı doğaçlama bir tarifle denedim. İlk yapışımda yağda kızartarak ikincisinde ise fırında kızartarak pişirdim. Yağda kızartılmış versiyonu orjinale daha yakındı. Ama fırında yapılanda kalburabastıya benzeyen hoş bir tatlı oldu.

Malzemeler
50 gr eritilmiş tereyağ veya margarin
2 yemek kaşığı yoğurt
1 yumurta
yarım paket kabartma tozu
aldığı kadar un (yaklaşık 1,5 su bardağı)
bütün,tuzsuz antepfıstığı (çok az)

Şerbeti için;
2 su bardağı su
2 su bardağı şeker
1 yemek kaşığı limon suyu

Yapılışı
Şerbet için şekeri ve suyu kaynatın. Birkaç dakika kaynadıktan sonra limon suyunu ekleyin ve 1-2 dakika daha kaynatıp soğumaya bırakın.

Hamuru için un hariç diğer malzemeleri karıştırın. Azar azar un ekleyerek ele yapışmayacak, yumuşak bir hamur tutun. Hamurdan fındıktan biraz büyük parçalar alıp, içine bir tane bütün antepfıstığı koyup, kapatın. Fırın tepsisine dizip, 180 derecede kızarana kadar pişirin. Üzerine soğuk şerbet döküp, bir tepsiyle üzerini örterek şerbeti çekene kadar dinlendirin.


Kızartarak yapmak için;

Tavaya bol sıvıyağ koyup, kısık ateşte yağı ılıtın. Tatlıları aynı şekilde hazırlayıp, ılık yağa atın. (Kızartarak yapılacaksa hamurun içinde tereyağ yerine margarin kullanmak daha iyi olacak sanırım, çünkü kızartırken tereyağ çok köpürüyor) Kısık ateşte iyice kızartın. (ateş harlı olursa çok çabuk yanıyor) Çıkarıp soğuk şerbete atın. 10 dakika şerbeti çektikten sonra çıkarın.

İkinci kısmı kızartmak için ocağı söndürüp yağın ılınmasını bekleyin ve tekrar aynı işlemleri tekrarlayın.

Etkinlik için hazırlanan diğer tarifleri Dersaadet'in sayfasında görebilirsiniz.

Perşembe, Ekim 05, 2006

ÇITIR PİDE


Sahur için yaptığım, biraz böreği andıran bir pide. Akşamdan yapıp, sahurda teflon tavada ısıtılınca taze gibi oluyor.

Malzemeler

10 gr yaşmaya (1/4 paket)
1 çay bardağı ılık su
1 tatlı kaşığı şeker
1 su bardağı ılık süt
2 çay kaşığı tuz
50 gr tereyağ(oda sıcaklığında)
1 yumurta sarısı

iç malzemesi;
2-3 tane haşlanmış patates
Yarım su bardağı ezilmiş peynir
1 küçük baş soğan
2-3 yemek kaşığı zeytinyağı
karabiber, tuz

Yapılışı

Önce iç malzemeyi hazırlıyoruz; soğanı yemeklik doğrayıp, zeytinyağında kavuruyoruz. Haşlanmış patatesleri ezip, soğan, peynir, karabiber ve tuz ile karıştırıyoruz. (tuz miktarını peynirin tuzunu dikkate alarak ayarlayın)

Mayayı 1 çay bardağı ılık su ve şeker ile 5 dakika kabartıyoruz. Süt ve tuzunu koyup, azar azar un ekleyerek poğaça hamuru gibi iyice yoğuruyoruz. (mayalı hamurları çokça yoğurmak önemli. ben ekmek makinasının yoğurma programını kullanıyorum, hamur 20 dakika kadar yoğruluyor)

Hamurun 1/3 ünü üzerindeki şeritleri yapmak için ayırıyoruz. Kalan büyük parçayı oklava ile 30-40 cm çapında açıyoruz. İçine yumuşatılmış tereyağını sürüp, ucundan başlayarak katmer yapar gibi katlıyoruz ve kıvırıyoruz. 10 dakika serin bir yerde veya buzdolabında dinlendirip, oklava ile yavaş yavaş açarak tepsinin boyuna getiriyoruz. (ben 30 cm çapında bir tepsi kullandım) Açtığımız hamuru tepsiye serip, üzerine iç malzemeyi yayıyoruz. Üzerine, ayırdığımız hamurdan şeritler yapıp, yarım saat ılık bir yerde mayalanmaya bırakıyoruz. Yumurta sarısını azıcık sıvıyağ ile inceltip pidenin üzerine ve kenarlarına sürüp, susam ve çörekotu ile süslüyoruz. 180 derece fırında pişiriyoruz.

Pazartesi, Eylül 25, 2006

PASTACIK


Limonlu ve muzlu pastadan artan kekleri değerlendirmek için yaptığım bu pastacıklar kızlar tarafından o kadar beğenildi ki, Aslı; -Anne, sen bize her kek yaptığında 1-2 dilim yiyelim, kalanı kırıntılayıp bu pastadan yapalım, teklifinde bulundu:)


Malzemeler

Yaklaşık 2 su bardağı kek kırıntısı
1 su bardağı çekilmiş fındık
2 su bardağı süt
2 yemek kaşığı un
1 paket vanilya
3 yemek kaşığı şeker
40 gr bitter çikolata

Yapılışı

Süt, un ve şekeri çırpın ve orta ateşte karıştırarak pişirin. Ocaktan alıp vanilyayı ekleyin ve karıştırın. Kek kırıntıları ve çekilmiş fındığı karıştırın. Kupların içini streç film ile kaplayın ve biraz kek kırıntılarından, biraz muhallebiden olmak üzere kat kat koyarak kupu doldurun. Buzdolabında 5-6 saat dinlendirdikten sonra, dikkatlice ters çevirerek bir tabağa alın. Benmari usulü eritilmiş bitter çikolata ile süsleyin.

Çarşamba, Eylül 20, 2006

LİMONLU VE MUZLU PASTA


Aslında kek yapmak için yola çıkıp sonradan pastaya dönüşen birşey oldu bu, güzel oldu ama:)

Malzemeler

4 yumurta
1 su bardağı tozşeker
yarım çay bardağı süt
yarım çay bardağı sıvıyağ
2-3 yemek kaşığı limon suyu
1 çay kaşığı limon kabuğu rendesi
1 paket kabartma tozu
2 su bardağı un

Kreması

2 su bardağı süt
2,5 yemek kaşığı un
3-4 yemek kaşığı tozşeker
1 paket vanilya
1 çay kaşığı limon kabuğu rendesi

Ayrıca; 2-3 tane muz


Yapılışı

Yumurta ve şeker kar haline gelene kadar (7-8 dakika) mikserle çırpılır. Süt ve sıvıyağ eklenip, karıştırılır. Un, kabartma tozu ve limon kabuğu rendesi eklenir. Limon suyu kabartma tozunun üzerine dökülür ve mikserin en düşük devrinde karıştırılır. Yağlanmış kek kalıbına dökülüp 175 derecede ısıtılmış fırında 30-35 dakika pişirilir. Ben derin bir kalıp kullandığım için fırını kapattıktan sonra kekin içini çekmesi için kısa bir süre daha fırında bıraktım. (Pişirmenin ilk 20-25 dakikasında fırının kapağı açılmamalı. Pişirme işleminin sonuna doğru fırın derecesi biraz düşürülmeli)

Kreması için; vanilya ve limon kabuğu hariç diğer malzemeleri karıştırıp, muhallebi gibi pişirin. Ocaktan alınca vanilya ve limon kabuğunu ekleyip karıştırın ve 5-10 dakika ılınmaya bırakın. (Ilınırken arada bir karıştırıp kabuk tutmasını önleyin)


Keki üst kısmına yakın bir yerden ikiye kesin. Altta kalan parçaya, çay kaşığı yardımıyla muzun sığabileceği derinlikte bir oluk açın. Yarım su bardağı suya biraz şeker ve biraz limon suyu ekleyip karıştırın ve kekin her iki tarafını bununla nemlendirin. Açtığınız oluğa birkaç kaşık krema gezdirip, muzu yatırın. Muzun üzerine de birkaç kaşık krema dökün ve kekin üst parçasını üzerine kapatın. Kalan kremayı kaşıkla pastanın üzerine dökün. (İsterseniz daha bol miktarda krema pişirip pastayı tamamen kaplayabilirsiniz.)

(Kekin içinden çıkan kırıntıları küçük bir poşete koyup buzdolabına kaldırdım, inşallah birkaç güne kadar onlarıda değerlendirmeyi düşünüyorum)

Cuma, Eylül 15, 2006

YE#14 MAKARNALAR


Bu ayki yemek etkinliğinin konusu Elvan'ın seçimiyle makarnalar! Daha önce sitede mantı tarifi yayınlamıştım bu yüzden etkinlik için ay içerisinde yemek kitaplarımı biraz karıştırıp değişik bir makarna tarifi aradıysamda bizim en sevdiğimiz makarna türü olduğu için yine mantıda karar kıldım. Tarifi ayrıntılı resimlerle birlikte burada olduğu için tekrar eklemiyorum. Bu sefer fırında biraz daha fazla kızartıp ondan sonra haşladım, çok güzel oldu. Hatta fırından çıktığı zamanki kızarmış kıtır kıtır haliyle bile yenilebilir:)

Pazartesi, Eylül 04, 2006

KAVUN ÇANAĞINDA MEYVE SALATASI


Salata-ye için hazırladığım bu sunumu etkinlik tarihinde İzmir'de olduğum için yayınlayamamıştım. Pek orjinal bir tarif değil ama meyve salatası için değişik bir servis önerisi olur diye geçte olsa yayınlamak istedim.


Kavun güzelce yıkandıktan sonra üst kısmı ortaya yakın bir yerden yuvarlak olarak kesilip, içi kaşıkla boşaltılır. Kenar kısmına küçük çentikler atılarak şekil verilir ve doğranmış meyveler içine doldurulur. (üzerine hava almayacak şekilde streç film sarıldığı zaman buzdolabında birkaç saat kararmadan bekleyebiliyor. Misafir sofraları için önceden hazırlanabilir)

Biz meyve salatasını sade sevdiğimiz için koymadım ama istenirse üzeri krem şanti veya fındık kırıklarıyla süslenebilir.

Çarşamba, Ağustos 30, 2006

ELMALI ÖRGÜ


Yaz boyunca karpuz-kavun ve yaz meyveleri bol olduğundan eve elma girmemişti. Uzun bir aradan sonra geçen pazar aldığımız elmalarla çok sevdiğimiz elmalı kurabiye yapıldı, ama bu kez Oktay Usta'nın kitabındaki gibi örgü şeklinde. Ölçü ve tarif her zamanki elmalı kurabiye ile aynı. Tek fark; hamuru 8-9 parçaya bölüp, her parçayı masanın üzerine koyup elimle elips şeklinde açtım. Ortasına elmalı harçtan koyup, hamurun kenarlarına bıçakla küçük çentikler attım ve örgü şeklinde sardım. (Bu sefer elmalı harca 1 su bardağı iri kıyılmış ceviz ekledim)

Pazartesi, Ağustos 28, 2006

İNCİR MEVSİMİ


Her yaz 1-2 hafta İzmir'e gideriz. Ve bu gidişlerimizi genellikle incir mevsimine denk getirmeye çalışırız. Ege'nin havasından mı, suyundan mı bilinmez orada yetişen her şeyin tadı bir başka olur. Hele incir! Ege'de, özellikle Aydın'da yetiştiştirilen incir bir başkadır. (hatta dünyanın en iyi incirlerinin burada yetiştiği söylenir)

İncir kurutulmuş olarak dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor. Ama ''kaba'' dediğimiz yaş incir, çok narin bir meyve. Nakliyeye pek uygun değil, çok çabuk bozuluyor. Bu yüzden en güzeli ya bahçeden toplamak, ya da sabah erken saatlerde pazardan almak. (Fotoğrafta gördükleriniz eşimin bir arkadaşının Germencik'teki bahçesinden. Ben bahçeye gidemediğim için maalesef incir ağaçlarının fotoğrafı yok. Bu sene gidişimiz Ağustos sonuna kaldığı için incirlerin sonuna yetiştik. Artık dallardakiler yavaş yavaş kurumaya başlamış.)

Çarşamba, Ağustos 09, 2006

DUA


İnsanoğlu birbirine karşı ne kadar acımasız! Allah'ım, tüm insanların kalbine sevgi ve merhamet ver.


Salı, Ağustos 01, 2006

YARIMCA


Şekil olarak çiğ böreğe benzeyen bu böreği biz iç malzemesi olarak kıyma yerine peynir kullanarak ve daha kıtır ve kat kat olması için değişik bir açma yöntemiyle yapıyoruz. Özellikle kahvaltılar için çok uygun.

Malzemeler


1 yumurta
1 su bardağı ılık su
1,5 çay kaşığı tuz
2 çay kaşığı kabartma tozu
aldığı kadar un(yaklaşık 4 su bardağı)

arasına sürmek için 2 yemek kaşığı sıvıyağ
Kızartmak için bol sıvıyağ

iç malzemesi; 150-200 gr peynir



Yapılışı

Yumurta, tuz, kab. tozu ve suyu yoğurma kabına koyup, un ekleyerek sert bir hamur yapıyoruz. Hamuru beze halinde yuvarlayıp 5 dakika dinlendiriyoruz. Oklava veya merdane ile kalın bir yufka şeklinde açıyoruz. Üzerine fırça ile 2 yemek kaşığı yağı sürüp, yufkayı rulo şeklinde sarıyoruz. Bu şekilde 14-15 parçaya kesiyoruz. Her parçayı bu şekilde iki tarafından elimizle büzdürerek minik bezeler haline getiriyoruz. Bu küçük bezeleride kahve fincanı tabağı kadar açıp, yarısına peynir koyup, kapatıyoruz. Çatalla bastırarak uçlarını açılmayacak şekilde birleştiriyoruz. Kızgın yağda her iki tarafı pembeleşene kadar kızartıyoruz.

Çarşamba, Temmuz 26, 2006

GECE VE GÖKYÜZÜ


Modern şehir hayatının bizi yaratılış mucizelerinden uzaklaştırdığını ve pek çok tefekkür kapısını kapadığını yazmıştık daha önce. Geceleri sayısız yıldız ve güzeller güzeli ay ile muhteşem bir tablo olarak önümüze serilen gökyüzü de hakkını veremediğimiz mucizevi yaratılış sayfalarından biri. İlerleyen teknoloji, şehirlerimizi aydınlatırken bize yıldızların o şahane ışıklarını göstermez oldu ve tv ekranlarındaki sahte yıldızlarla! bizi oyalıyor. Büyük şehirlerde sokak ışıklarının oluşturduğu aura nedeniyle artık çok az yıldız görebiliyoruz. Aydınlatması, büyük şehirlere göre daha kısıtlı olan kırsal yerlerde yıldızların daha bir parlak olduğunu (göründüğünü) bilenlerimiz vardır.

1999' da yaşadığımız İzmit depreminde bölgesel bir elektrik kesintisi olmuştu hatırlarsınız. O günlerde 2-3 gecemizi çimenlerin üzerinde uyuyarak geçirmiştik. Elektrik kesintisinden dolayı tüm şehir karanlıktaydı. Ben yıldızların hiç o gecelerde olduğu kadar parlak ve sanki yeryüzüne düşecekmişcesine yakın olduğu başka bir zaman hatırlamıyorum, muhteşem bir manzaraydı. O zamandan beri gece dışarı çıktığımızda gökyüzüne daha çok bakar ve her seferinde yüce yaratıcının sonsuz kudretini daha bir hisseder oldum. Gördüğümüz bir tablo, basit bir resim bile bir sanatçının varlığını bildiriyor, her gece önümüze serilen bu harika tablo da bize onu sanatla yaratanı hatırlatıyor ve O'nun kudretini hissettiriyor.


Bize sadece küçük ışıkları ulaşan o yıldızlar, o muazzam kütleleriyle ve milyonlarcası bir arada nasıl oluyorda karışmadan, çarpışmadan, birbirinin yoluna çıkmadan ve büyük bir süratle hareket ediyor. Ve bu öyle kolaylıkla oluyor ki bu seyyarelerin ne yakıtı, ne dumanı ne de bir enerji kaynağı var. Aralarına konan sırlı cazibe (çekim kuvveti) akıllara durgunluk veren bir mucize. Güneş sistemimize benzeyen, sayısını dahi bilemediğimiz muazzam sistemler yollarından en ufak bir sapma göstermiyor, planlanmış yörüngelerde yüzüyorlar.


Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra arşa istiva eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir... (Ra'd suresi, 2. ayet)

Güneş kendisi için belirlenen yerde akar. (Yasin suresi, 38. ayet)

Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. (Rahman suresi, 5. ayet)

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. (Al-i İmran suresi, 190. ayet)

Pazartesi, Temmuz 24, 2006

ETLİ DOLMA

Malzemeler

6 tane küçük dolmalık kabak
6 tane dolmalık biber

iç malzemesi;
2 domates(küçük doğranmış)
1 baş iri soğan(ince kıyılmış)
150 gr kıyma
1 çay bardağı pirinç
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı tuz
3-4 yemek kaşığı zeytinyağı
isteğe göre kıyılmış maydanoz, taze nane

üzerine;
1 tatlı kaşığı salça
3-4 yemek kaşığı zeytinyağı
1,5-2 su bardağı su
1 çay kaşığı tuz

Yapılışı

Dolmalık biberler temizlenip, yıkanır. Kabaklar iyice yıkanıp, dış kısımları kabak oyacağı ile çizilir ve içi oyulur. İç malzemenin hepsi iyice karıştırılır. Dolmalıkların içine doldurulur. Üzerine küçük birer domates dilimi kapatılıp tencereye dizilir.

Bir tavada salça ve zeytinyağı biraz çevrilir. Üzerine su koyup ısıtılır. Tencereye dizdiğimiz dolmaların üzerine bu salçalı su gezdirilip, 1 çay kaşığı tuz serpilir. Önce orta ateşte, daha sonra ocak kısılarak pişirilir. (yaklaşık 40 dakika)

***************


Eşimin babaannesi kabakların içini oyduktan sonra çıkan parçaları ziyan etmez, patates ve soğan ile birlikte zeytinyağında kavururmuş, dolma pişene kadar çocuklara yedirecek bir katık olurmuş bu kırıntılar. Bende kayınvalidemden öğrendiğim bu yöntemle yapıyorum bu yemeği, her defasında sevgili babaanneye rahmet diliyorum. (küçük bir soğan yemeklik doğranır, 4-5 yemek kaşığı zeytinyağıyla birlikte tavaya alınır. 1-2 dakika çevrilip üzerine minik küpler halinde doğranmış 1 patates ve dolmalık kabakların içinden oyduğumuz parçalar konur. Tuz ekleyip yaklaşık 15 dakika kavrulur.)

Notlar

İçi hazırlarken soğan ve kıymayı çiğden koymayıp, kavurarak ta yapabiliriz.

Kabak kırıntılarına, bir bütün kabağı rendeleyip ekleyerek, ayrıca bir yumurta, tuz, 1-2 kaşık un, kıyılmış maydanoz ve dereotu ilave edip karıştırarak mücver yapabiliriz.

Perşembe, Temmuz 20, 2006

KIYMALI BAMYA


Geçen ay sevgili Papatya'nın sayfasında korukları görünce İzmir'de kayınvalidemle pişirdiğimiz bamyalar gelmişti aklıma, buralarda koruk bulamadığımızı söylemiştim Papatya'ya. Pazarda ev yapımı zeytinler aldığımız egeli bir amca var. 2 hafta önce, zeytinlere bakarken bir sepet bamya ve birazda koruk gördüm tezgahında. Artık her hafta uğruyoruz, bu hafta da deniz börülcesi getirmişti. Hatta geçenlerde yazdığım kahvaltı yazısındaki fesleğeni bile o amcadan almıştım.


Kıymalı Bamya

Malzemeler

Yarım kg bamya
100 gr kıyma (dondurucuda küçücük bir parça kıyma vardı, ben onu koydum biraz az geldi)
1 baş soğan
2-3 orta boy domates
yarım çay bardağı koruk suyu (yoksa limon suyu)
4-5 yemek kaşığı zeytinyağı
3 su bardağı sıcak su

Yapılışı

Bamyalar iyice yıkanıp süzülür. Sap kısımları koni şeklinde kesilerek ayıklanır. Tencereye yağ ve yemeklik doğranmış soğan konup birkaç dakika çevrilir. Kıyma ilave edilip kavrulur. Küp küp doğranmış domatesler ilave edilerek domatesler ezilene kadar kavurmaya devam edilir. 3 su bardağı sıcak su, tuz ve koruk (yada limon) suyu eklenir. (düdüklü tencere kullanılacaksa su miktarı yarıya indirilmelidir) Kaynayan suya ayıklanmış bamyalar atılıp, tencerenin kapağı kapatılır. Kısık ateşte bamyalar yumuşayıncaya kadar pişirilir. (düdüklüde 10-12 dakika yeterli oluyor)

Püf noktalar;

* Bamyayı ovalayarak yıkayıp, sapının kenarındaki iplerinin iyice suya dökülmesini sağlamak ayıklama işlemi sırasında kolaylık sağlar.

* Yıkarken bulaşık eldiveni kullanırsanız bamyanın minik dikenleri ellerinize batmaz.

* Yıkadıktan sonra bamyaları iyice süzdürür hatta süzgeçte biraz kurumasını beklerseniz ayıklarken bamyanın suları daha az uzar ve bıçağa daha az yapışır. (ayıkladıktan sonra bamyayı kesinlikle tekrar yıkamayın)

* Pişirme sırasında yemeği kaşıkla karıştırmayın, bamyalar dağılabilir, sadece tencereyi saplarından tutup sallayın.

Salı, Temmuz 18, 2006

HARELİ MUHALLEBİ

12. yemek etkinliğimizin konusu yaz mevsiminin ideal tatlıları olan sütlü tatlılar ve ev sahibemiz baking fairy. Denediğim tarif, yalancı tavuk göğsü için yaptığımız muhallebi ve zebra kekin harmanlanmasıyla ortaya çıktı. Geçen hafta ilk kez vişneli olarak denemiştim, ikinci denemeyi çikolata ile yaptım. Hafif mayhoş tatları sevenler için vişneli çok iyi bir alternatif, ama çocukların tercihi çikolatalıdan yana.

Çikolatalı Hareli Muhallebi

Malzemeler

1 litre süt
5 yemek kaşığı un
8 yemek kaşığı toz şeker
70 gr tereyağ
5 yemek kaşığı sıvıyağ
1 paket vanilya
40 gr bitter çikolata
2 yemek kaşığı kakao

Yapılışı

Tencereye tereyağı, sıvıyağı ve unu koyup, orta ateşte, fazla sarartmadan 4-5 dakika kavuruyoruz. Ocağı söndürüp, 1 litre soğuk sütü ekliyoruz. Çırpma teliyle hiç topak kalmayıncaya kadar çırpıp, karışımın yarısını başka bir tencereye bölüyoruz. Tencerelerden birine kakaoyu ekliyoruz. Her iki tencereye de 4'er yemek kaşığı tozşeker koyup, karıştırarak pişiriyoruz. Ocaktan aldığımız tencerelerden kakaolu olana bitter çikolatayı, beyaz olana da 1 paket vanilyayı ekliyoruz. Muhallebileri mikserle 1-2 dakika çırpıyoruz. 28-30 cm çapında bir borcamı soğuk su ile çalkalayıp, ortasına bir kepçe beyaz muhallebi döküyoruz. Beyaz muhallebinin tam ortasına gelecek şekilde bir kepçe çikolatalı muhallebi döküyoruz. Bu şekilde bir kepçe birinden, bir kepçe diğerinden dökerek işlemi tamamlıyoruz. Oda sıcaklığına gelinceye kadar bekletip, daha sonra buzdolabına koyup 4-5 saat dinlendiriyoruz.

Vişneli versiyon için yağ, un ve süt ölçüsünü yarıya indirerek yarım ölçü vanilyalı muhallebi yapıyoruz. Ve ayrıca süt yerine vişne suyu kullanarak yarım ölçü de vişneli muhallebi yapıyoruz. Ben vişneli için ev yapımı vişne suyu kullandım. 500 gr vişneyi 3 bardak su ile kaynatıp iyice süzgeçten geçirdim. İstenirse hazır vişne suyuyla da yapılabilir.

Vişneli muhallebiyi un yerine nişasta kullanarak yapınca daha parlak ve berrak bir sonuç alınıyor. (Yarım litre vişne suyuna, azıcık su ile ezilmiş 3 yemek kaşığı nişasta ve 4 yemek kaşığı tozşeker ekleyip, sürekli karıştırarak pişirdim)

Vişneli olanı borcama değilde içini streç film ile kapladığım kelepçeli kalıba döktüm. Buzdolabında iyice soğuduktan sona büyükçe bir cam tabağa ters çevirerek çıkardım, sonra tekrar ters çevirerek servis tabağına aldım.

Pazartesi, Temmuz 10, 2006

YÜRÜYÜŞ



Yaz tatilinin başında çocuklarla birlikte tatilde yapmak istediklerimizi yazdığımız hedef listeleri hazırlamıştık. Benim listemin ilk maddelerinden birisi haftada en az 2-3 kez yürüyüşe çıkmaktı. İstediğim sıklıkta olmasada bu hedefimi gerçekleştirmeye çalışıyorum. Yürüyüş, insanı sıcakların verdiği rehavetten kurtarıyor ve zinde hissetmeyi sağlıyor, ayrıca güne erken başlamaya vesile oluyor. Düzenli yürüyüşün sağlığımıza olumlu etkileri ise hepimizin malumu. Kalp sağlığından, kemiklerin kuvvetlenmesine, kilo kontrolünden, kolestrole kadar pek çok konuda faydalı etkileri var. (yürüyüş tekniklerini ve faydalarını daha ayrıntılı okumak için burayı ve burayı tıklayabilirsiniz)

Çok şükür yürüyüş alanları konusunda yeterli imkanları olan bir şehirde yaşıyoruz. Son yıllarda İzmit Belediyesi çevre düzenlemesi konusunda çok güzel çalışmalar yapıyor. Bu çerçevede yeni yürüyüş yolları ve spor alanları açıldı. Bilenler bilir, eskiden tren İzmit'in içinden, şehrin tam ortasından geçerdi. Tren yolunun iki yanı 100 yıllık dev çınar ağaçlarıyla çevrelenmişti. 4-5 yıl önce demiryolu kaldırıldı, şehrin dışına, sahil tarafına alındı. Ve çınarların arasında kalan, eski rayların olduğu güzergah bakım yapılarak yürüyüş yolu haline getirildi. Şehri bir baştan diğer başa kadar (yaklaşık 4-5 km) bu güzel yoldan yürüyerek geçebiliyoruz. Yere çakılan, mesafeyi gösteren tabelalar sayesinde kaç metre yürüdüdüğümüzüde takip edebiliyoruz. Özellikle sabahları bu yol spor yapan insanlarla doluyor. Akşam üzeri ise yolun şehir dışında kalan kısmı rağbet görüyor.


Kızlar tatil hedeflerini gerçekleştirme yolunda çok daha gayretliler, ikiside yüzme kursuna başladı ve hiç aksatmadan devam ediyorlar:)


Salı, Temmuz 04, 2006

ÇARŞAF BÖREĞİ


Aslında çarşaf böreğinin hamuru mayasız tutulur, ince çıtır çıtır bir börek olur. Ama bu şekilde yapabilmek ustalık gerektirdiği için ben kabarması garanti olsun diye mayalı yapan bir arkadaşımın tarifini kullandım. (Hem bu tarz hamurları mayasız yapmayı pek beceremiyorum, hem de bizim evde mayalı, yumuşak hamurişleri daha çok seviliyor)

Hamuru yoğurup, açıp, tepsiye koyması en fazla bir saat alıyor. Küçük yufkalar yağlanmış olarak 5-10 dakika dinlenince inanılmaz bir esneklik kazanıyor ve kolaylıkla inceltilebiliyor. (Sadece dikkat edilmesi gereken bir nokta var, hamur elinizle açarken o kadar inceliyorki en ufak bir darbede yırtılabiliyor, bu yüzden tırnaklar mutlaka çok kısa olmalı.)

Malzemeler

1 su bardağı ılık süt
yarım su bardağı ılık su
1-2 yemek kaşığı sıvıyağ
10 gr yaşmaya (1/4 paket)
2 çay kaşığı tuz
2 çay kaşığı şeker
Aldığı kadar un (4 bardak kadar)

Yağlamak için;
50 gr eritilmiş tereyağ +1 çay bardağı sıvı yağ

üzerine; kalan yağ ve 1 yumurta sarısı

içi; peynir yada istenilen başka bir iç malzemesi kullanılabilir.

Yapılışı

Mayayı, şeker ve yarım bardak ılık su ile eritin. Süt, sıvıyağ ve tuzu ilave edip, azar azar un ekleyerek yoğurun. Hamur toparlanınca unlanmış masaya alıp 5-10 dakika iyice yoğurun. Ve bekletmeden 8 bezeye ayırın.

Her bezeyi pasta tabağı büyüklüğünde açıp kenara alın ve üzerini tereyağ+sıvıyağ karışımıyla bolca yağlayıp, bu şekilde üstüste koyun. 8 yufkalık grubu bütünüyle tutup ters çevirin. Böylece en üste gelen ilk koyduğumuz yufkayı alıp, masanın ortasına koyun.(geleneksel yöntemde bu işlem bir çarşaf yada sofra bezi üzerinde yapılıyor ama ben etrafı yağlamamak için masada yapmayı tercih ettim) Parmaklarınızla, yumuşak hareketlerle inceltin. (hamur öyle elastik oluyor ki bu işlem kolaylıkla yapılıyor)

İncecik açılan yufkanın uç kısmından biraz içe katlayıp peynir ya da istenilen başka bir iç malzeme koyup, rulo şeklinde sarıyoruz ve ortadan başlayarak tepsiye yerleştiriyoruz. 30 dakika kadar tepsi mayası için bekletiyoruz.

Yağ karışımından 2-3 yemek kaşığı artıyor, kalan yağa 1 yumurta sarısı ilave edip, fırça ile böreğin üzerine sürüyoruz. 180-200 derece fırında kızarana kadar pişiriyoruz.

Ayran veya meyve suyuyla da servis edilebilir ama benim gibi bu sıcaklarda bile çaydan vazgeçemeyenlere börek pişerken bir yandan çayınızı demlemenizi öneririm. (Ertesi güne kalan 1-2 dilimi teflon tavada ısıttım, çok güzel oldu. Misafir için bir gün önceden rahatlıkla hazırlanabilir)

Lütfen alttaki resmin üzerine bir tıklayın ve büyük haline bakın. Hamur nerdeyse soğan zarı kadar inceliyor ve ilk başta açılan tabak büyüklüğündeki yufkalar 60 cm çapına ulaşıyor. Ve bu işlem şaşılacak derecede kolay oluyor. (çarşaf böreğinin bu kısmı bana çok zor görünürdü, yapmak isteyenleri cesaretlendirmek için zor olmadığını belirtmek istedim)

Pazartesi, Temmuz 03, 2006

Yaz Kahvaltıları ve Fesleğenli Mutfaklar


1-2 haftalık tatil ve akraba ziyaretleri dışında yazın büyük bir kısmı evde geçiyor. Ve evde geçen kısmın en güzel yanlarından biri kızlarla, okula yetişme telaşı olmadan yaptığımız sabah kahvaltıları. Bu sabah onlar biraz geç kalkınca ne zamandır denemek istediğim çarşaf böreğini yaptım. (tarifi yarın yazarım inşallah)


Hem kahvaltı hem de yemeklerde yaz sofralarının baştacı karpuz...


Pazardan, Ege'li bir amcadan aldığımız ev yapımı zeytinler...


Her yaz mutfağıma bir saksı fesleğen alıyorum, evdeki herkes gelip geçtikçe sevip, kokluyor.